22 Kasım 2015 Pazar

Kanlı Hesaplaşma- Philip Margolin// Kitap Yorumu

Adı: Kanlı Hesaplaşma                         
Yazar: Philip Margolin
Orijinal adı: Gone, But Not Forgotten
Çevirmen: Deniz Rukiyye Sakallı
Yayın tarihi: 15/09/2015
Dil: Türkçe 
Sayfa sayısı: 416
Kapak: Sert kapak (Ciltli)
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Puanım: 3.5 Yıldız


ARKA KAPAK:

Portland karanlığa gömülmüştü. Zengin ve saygın adamların eşleri birer birer kayboluyordu. Bu kayıpları birbirine bağlayan yegane işaretse tek bir siyah gülle, üzerinde Gitti Ama Unutulmadı yazan nottu. Bu durum geçmişte ülkenin bir diğer ucunda yaşanan dehşetin yeniden ortaya çıkması anlamına geliyordu. Tıpkı o zaman olduğu gibi korku dolu günler yaşanacak, peşi sıra ölümler olacaktı.

Bir katilin gölgesi hayatını karartırken, savunma avukatı Betsy Tannenbaum bir kabusun içinde kapana kısılmıştı. Çok yakında soğuk, güçlü ve hilekar bir müvekkili savunmak için sahip olduğu her şeyi ve sevdiği herkesi tehlikeye atacaktı.
Bu adam bir kurban da olabilirdi bir cani de.


 BENİM YORUMUM:
 Kitabın her bir sayfasını çevirdiğimde aklım daha da karıştı. Kim nerede, kim kim, şu an kimin ağzından okuyorum... hepsi birbirine girmişti. İlerleyen sayfalarda bu durum düzeldi diyemem ama olayları öğrendiğim ve krakterlere alıştığım için ilk baştaki kadar karışık gelmedi. Bu tamamen benimle ilgili bir sıkıntı da olabilir oy üzden sizi yanıltmasın.
 Philip Margolin'in okuduğum ilk romanıydı ve büyük bir ihtimalle polisye kitaplarını bir daha okumayacağım. Polisiye sevmediğimden değil, çok severim zaten. Fakat ne yazıkki Philip Margolin'in Tess Gerritsen kadar başarılı yazdığını düşünmüyorum. Vahşi Adalet belki daha iyidir, bilemiyorum ama Kanlı Hesaplaşma çok mükemmel bir polisiye romanı değildi. 

 Kitabın konusu cidden çok ilgi çekiciydi. Katil, kusursuz cinayetler işliyordu ve ardından sadece siyaha boyanmış bir gül ile bir not kağıdına yazılmış 'Gitti, ama unutulmadı' notu bırakıyordu. Ne bir ceset, ne de bir boğuşma izi. Hiçbir şey olay yerinde bir cinayet işlendiğini belli etmiyordu. Bunun gibi kusursuz cinayetler bana nedense Jack the Ripper'ı yani Karındeşen Jack'i anımsatıyor. Kendisi de tarihteki favori kişilerimden biridir, Kanlı Kontes ile beraber...

Yorumumu özetlemek gerekirse; ahım şahım bir kitap değildi, okumazsanız çok bir şey kaçırmazsınız. Fakat daha Tess Gerritsen'ın romanlarını okumadıysanız size kesinlikle öneriyorum çünkü Tess'in polisiye romanlarından sonra hiçbir polisiye onunkiler kadar zevk vermiyor.

Kitabı internetten ucuz fiyata almak için tıklayınız.
(Sizin için gerçekten araştırıp en ucuz fiyatı buldum. Bu gönderiyi 22 Kasım tarihinde yayınladığımdan dolayı fiyat değişmiş olabilir. Şu anki fiyat 15,50TL.) 

30 Ağustos 2015 Pazar

Illuminate Bana Ruhunu Ver- Aimee Agresti// Kitap Yorumu



Adı: Illuminate: Bana Ruhunu Ver  

Orijinal adı: Illuminate

Yazarı: Aimee Agresti

Yayıncısı: Optimum Kitap

Sayfa sayısı: 531

Goodreads puanı: 3.72

Benim puanım: 2.50


Arka Kapak;
Onlara inanmak istemiyordum. İnanmak istediğim Lucian'ın benden hoşlandığı ve bunun bir oyun olmadığıydı.

Durdu ve bakışlarını bana doğru çevirdi. Çok önemli bir şey söyleyecek gibi doğruldu.

"Dün gece konuştuklarımızı düşündün mü?" 

"Fotoğraflar üzerinde çalışıyordum. Sonra da uyuyakalmışım. Çok yorulmuşum."

"Düşün Haven! Yapabileceğin çok fazla şey var."

"Tam olarak ne istediğinden emin değilim."

Eğildi ve kulağıma fısıldadı. Nefesi tüylerimi diken diken ederken yaralarım acıyor, batmaya başlıyordu. 

'Ruhun…" dedi. "Bana ruhunu ver lütfen.'

Benim Yorumum;


Illuminate Bana Ruhunu Ver, bizim Kitap Avcıları olarak 6. tur kitabımızdı. Aslında kendisi bize sponsorlukla gönderilen ilk kitaptı ama 6. sıraya girdi nedense.

Bütün bir tur grubu olarak kitaba başlamaya hevessizdik. Kitabın kapağı veya arka kapak yazısı kötü bilde değilken neden böyle bir düşünceye başvurduk bilemiyorum.

Kitap biraz fazla sıkıcı başlıyor. Ben her kitabı en bi 100 sayfa okurum çünkü genelde olaylar ilk 100 sayfada belirmez, kitabın konusu bir güzel anlatılır. Ama bu kitapta 100lere geldiğimde bile sıkıntıdan ölüyordum. Kitap 500 küsur sayfa olduğu için belki 200lerde kendine geliyordur diye düşündüm; ama yine yok! Tamam, önceki sayfalara göre biraz aksiyon gelmişti kitaba ama sardıramıyordu işte.

Kitabın türü fantastik ve şuan bir sürü kitap ile kıyaslayabilirim. Verdiğim 2 puan bile fazla bu kitaba. Fısıltı Serisi, Mara Dyer Serisi gibi bir sürü mükemmel derece de güzel fantastik kitap varken Illuminate Bana Ruhunu Ver pek de tercih edilecek kitap değil doğrusu.

Ben kitabı hiç kimseye önermiyorum fakat siz yine de alıp kendi görüşünüzü edinin bence. Hepimizin zevki aynı değil sonuçta, siz kitaba bayılabilirsiniz.

NOT: Kitabın konusu güzel değil, sürüklemiyor fakat bir sürü güzel alıntı ile dolu. Bazılarını görmek için tur hesabımıza bakabilirsiniz :D


Instagram: www.instagram.com/kitapokuyanpenguen
Tur: www.instagram.com/kitapavcilari

14 Ağustos 2015 Cuma

Buz Kapanı- Alexandra Bracken// Kitap Yorumu

Adı: Buz Kapanı.     

Orijinal adı: Never Fade

Yazarı: Alexandra Bracken

Yayınevi: Parodi Kitap

Sayfa sayısı: 549

Ait olduğu seri ve sırası: Karanlık Zihinler, 2. kitap

Puanım: 5


Arka kapak;

Turuncu… lider… Roo… Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım… 

Yorumum;

Ben bu seriye, kitaba, yazara ve karakterlere bayıldım! Okuduğum en iyi diskoya bu seri olabilir. Ben bu kitaba ve seriye tur grubumuz sayesinde başladım. Şuan Kitap Avcıları olarak turunu yapıyoruz. Karanlık Zihinler için de yapmıştık fakat ben o turu yapmamıştım. Şimdi Parodi Kitap turumuza sponsor oldu ve kitabı bize gönderdiği için, ilk kitabı okumadan olmaz dedim. Acayip pişman olduğum önceden okumadığıma ama sanırım önceden okusaydım Buz Kapanı'nın çıkmasını besleyemezsdim. 
Ruby bu kitapta bildiğiniz evrim geçiriyor. Kişisel özellikleri yani. Bizim ürkek, pısırık Ruby'miz güçlü, kendine güvenen ve kararlı bir kıza dönüşüyor ve ben bu haline resmen aşık oldum!
Hiçbir sayfasında sıkılmadım ve şimdi ne olacak diye okudum bütün kitabı. Bu seri beni distopyalara bağladı resmen!
Yazarın dili de ayrı bir hoşuma gitmedi. Gereksiz detaylar eklemiyor ve buna rağmen çok açıklayıcı bir şekilde anlatıyor. 
Karanlık Zihinler'den daha güzeldi bence ;)



25 Haziran 2015 Perşembe

Kaçınılmaz- Amy A. Bartol// Kitap Yorumu

Kitabın adı: Kaçınılmaz


Orijinal adı: Inescapable

Türü: Romantik, Paranormal

Yazarı: Amy A. Bartol

Çevirmeni: Merve Özcan

Sayfa sayısı: 430

Yayınevi: Yabancı Yayınları

Benim puanım: 5

Goodreads puanı: 4.08

Ait olduğu seri ve sırası: The Premonition Series #1


ARKA KAPAK;
Evie Claremont üniversiteye başladığında, gördüğü kâbusların biteceğini ummuştu. Ama bitmemişlerdi... En garip durumlarda bile mantıklı bir açıklama bulmaya çalışan Evie'nin hayatında, ikinci sınıf öğrencisi Reed Wellington'la tanıştıktan sonra akla mantığa sığmayacak şeyler olmaya başlamıştı. Reed'e karşı hissettiği anlamsız çekim de işleri iyice karıştırıyordu. Çünkü Reed, Evie'ye hayatta başına gelip gelebilecek en korkunç şeymiş gibi davranıyordu. Yine de ne zaman ihtiyacı olsa, hayatını kurtarmak için Reed oradaydı…

Reed'in sakladığı sır neydi? Evie'nin şüpheleri doğru muydu? Peki, rüyalarında gördüğü o karanlık gelecek kaçınılmaz mıydı?



BENİM YORUMUM;
Bu kitap!
Aman Tanrım!
Niye bitti ki?
İkinci kitap nerede!?
Hayatımdan Reed'i çıkarmaya hazır değilim ve asla olamayacağım.
Bu seri bitmesin. Lütfen.
Kaçınılmaz, son zamanlar da okuduğum en mükemmel kitaptı. En harika kurgu ve en iyi karakterlere sahip. Ayrıca beni eski tempoma soktu. Normalde bir günde en az 100 sayfa okurdum ama The 100'dan sonra bu düzen bozulmuştu ve nedense okuyamıyordum. Bir sürü güzel kitapla karşılaştım o sıra da mesela Gözlerindeki Canavar ve Eksik Parça. Hatta Diriliş. Hiç biri beni o berbat durumdan kurtaramadı. 
Kaçınılmaz ilacım oldu resmen.Gece yatmadan önce sonraki sayfalarda neler olacağının hayalini kurar oldum resmen! Bu en son ne zaman başıma geldi hatırlamıyorum bile.
Tek sorunum çeviriydi. O kadar çok yazım hatası ve saçmalık vardı ki... Neyse ki kurgu bunu gölgeliyordu da kitaptan nefret edecek hale gelmedim. Kitapta çevirmen 'hızlı' yazmak istemiş ve yazdığı şey 'HHHHHHhızlı' idi. Bu ne!? Umarım serinin geri kalanını aynı kişi çevirmez. Kurtar bizi Yabancı!
İkinci kitabı dört gözle bekliyorum ama 5-19 temmuz arasında çıkarmasınlar o sıra da yurtdışında olacağım alamam :(.
Reed, en sevdiğim karakter olmaya aday şuanda. Reed'i istiyorum. Bu kadar basit. Evie de iyi bir karakterdi. Russell dışında beni sinirlendiren bir şey yapmadı.
Russell demişken ondan nefret ediyorum. Bir şey yapmasına gerek yok, var olması bile beni sinir ediyor. Umarım diğer kitaplarda ölüyordur.
Buns ve Brownie en sevdiğim karakterler arasına girmeye hak kazandı! Çok enerjik ve eğlenceliler. Umarım üniversite de ben de onlar gibi arkadaşlar edinirim. Kızlar hep beraber yaptığı şeyler o kadar güzel insan oturduğu yerden bile kıskanıyor. 
Freddie'yi de çok sevmiştim. Hatta okurken düşünüyordum bloga onun hakkında yazacaklarımı. Onun gibi bir en iyi arkadaşa her kızın ve erkeğin ihtiyacı var ama...
Kitabın sonundaki olaylar tamamen şok ediciydi. Son iki bölümde 'YOK ARTIK!'dan başka bir kelime ağzınızdan çıkmıyor. Neyse ki bu kitabın sonunu daha önceden okumamıştım da tadını kaçırmamışım.
Amy, en sevdiğim yazarlar arasına girdi.

Satın almak için;
veya;

Serini diğer kitapları;




2. Kitap












3. Kitap










4. Kitap








5. Kitabın sadece adı belli; Iniquity






Lanetli- K. A. Tucker// Kitap Yorumu



Kitabın adı: Lanetli         

Orijinal adı: Anathema

Sayfa sayısı: 352

Yazarı: K. A. Tucker

Yayınevi: Yabancı Yayınları

Çevirmeni: İnci Nazlı

Türü: Genç- Yetişkin, Fantastik

Goodreads puanı: 3.89

Benim puanım: 4

Ait olduğu seri ve sırası: Casual Enchantment ilk kitap


Arka kapak: 

"Aşk, macera, tehlike, ihanet… bu seride hepsi var." 
-The Bookish Babes-

"Dozunda macera ve aşk beni kitabın içine çekti ve sonuna kadar koltuğumun kenarında tuttu." 
-Shelly Crane, New York Times ve USA TODAY Çok Satan Yazar-

"Bu hikâyede hiçbir şeyi tahmin etmeniz mümkün değil!" 
-Magical Urban Fantasy Reads-

Evangeline gençlik yıllarında adeta görünmezdi. Koruyucu ailesi duygusuz bir robota benziyordu ve sınıf arkadaşları genel olarak o yokmuş gibi davranıyorlardı. On sekiz yaşına girmek üzereydi ama tamamen yalnızdı ve birileriyle bağ kurmak için yanıp tutuşuyordu. Herhangi birisiyle…

Bir kafede Sofie ile karşılaştığında aradığı kişiyi bulduğunu düşünmüştü. Sofie'nin asistanı olması için sunduğu teklifi kabul ederek her şeyini geride bırakıp Manhattan'a taşındığında, kendisini pırlantaların ve sınırsız harcanan paranın sıradan olduğu, lüks bir dünyanın içinde bulmuştu.

Tüm bu cömertliğin ortasında, etrafında dönen gariplikleri göz ardı etmesi son derece kolaydı: Sofie'nin sergilediği tuhaf ve şiddet eğilimli davranışları, canavar gibi koruma köpekleri. Hatta kâbuslarında gördüğü kanlı cinayetleri, mağaralarda yaşayan evsizleri ve beyaz gözlü iblisi, özellikle de yakışıklı Caden'ı. Ama bir gece uyandığında boynundaki diş izleri bu peri masalının çabucak uçup gitmesine neden olmuştu. Yavaş yavaş Sofie'nin ve arkadaşlarının sırları ortaya çıkıp da diş izlerinin açıklaması ve rüyaları netleştikçe, gerçeğin hayal bile edemeyeceği kadar korkunç ve gizemli olduğunu fark etmişti. Şimdi, Evangeline'in yalanlarla dolu bir dünyada hayatta nasıl kalacağına karar vermesi gerekiyordu!
(Tanıtım Bülteninden)

Benim yorumum:

Başlamadan önce kitabın en sevdiklerim arasında kendisine yer edindiğini bilmenizi istiyorum. Gerisini okumanıza pek gerek yok. Eğer fantastik vampirli kitapları seviyorsanız bilgisayarınızı kapatıp en yakın kitapçıya gidebilirsiniz.
Eğer daha tatmin olmadıysanız yazımın sonunda kendinizi bir kitapçıda bulacağınıza da eminim.
Kendi zevklerimi, ilgi alanlarımı keşfettiğimden beri vampirlere karşı büyük bir zaafım var ve dünya üzerindeki en sevdiğim fantastik yaratık vampirlerdir. Kitabın kapağı her ne kadar ''Ben distopyayım.'' dese de değil. Yani vampirlerle alakalı olduğunu öğrendiğimde cidden çok sevinmiştim.Kitaba başladım ve sıkılmadan da devam ettim. Ama ne yazık ki benim berbat bir huyum var. Olduğum sayfayla ilgilenmeyi bırakıyorum ve ondan sonraki 20 sayfayı ezberleyip öyle devam ediyorum. Bu berbat bir şey ve bunu Lanetli'ye de yaptım.
Kitabın ön kapağında tahmin edilemez olduğu yazıyordu. Ben tüm detaylarıyla karıştırmamıştım kitabı ve kafamda bazı teoriler vardı elbet. Bu tür şeylerle çok ilgilendiğim için olası bütün durumları biliyorum ve geniş bir hayal gücüm var. Teorilerimden biri yarım olarak tuttu. Yani birkaç detayı eksikti. Ama o sonu kesinlikle tahmin edemezdim!
Aslında sonunu merak edip okumuştum. Ve tekrar okuduğumda yine aynı şoku yaşadım. Tucker, gerçekten de iyi iş çıkarmış.

İndirimden yararlanmak için;
veya,


Serinin diğer kitapları;





2. Kitap; Sığınak













3. Kitap, Türkçe adı belli değil.












4. Kitap, Türkçe adı belli değil.





20 Haziran 2015 Cumartesi

The 100- Kass Morgan// Kitap Yorumu




Kitabın adı: The 100

Yazarı: Kass Morgan

Türü: Bilim kurgu

Dili: İngilizce

Puanım: 4/5



Kısaca konusundan bahsedeyim; 100 yıl sonrasında bahsediyor kitap. Bizler zamanında Dünya üzerindeki yaşamı radyasyonla yok etmişiz ve bazı şanslı insanlar uzaya kaçmışlar. Uzay istasyonlarını birleştirmişler ve ona Arcadia adını vermişler. Oksijen kısıtlı olduğundan dolayı buradaki suçlar çok önemli. Eğer 18 yaşından büyükseniz suçunuz ne olursa olsun öldürülüyorsunuz. Yani uzaya atılıyorsunuz. Eğer 18 yaşından küçük iseniz hücrelere tıkılıyorsunuz ve 18 yaşınıza bastığınız anda uzaya atılıyorsunuz. Ayrıca yine aynı nedenden dolayı her ailede sadece bir çocuk olabilir yani kimsenin kardeşi olmamalı.

Oksijen artık yetmediğinden dolayı hücredeki 100 çocuk suçluyu Dünya'ya gönderme kararı alınıyor fakat bir tanesi kaçmayı başarıyor.

Dünya'ya inen 99 suçlu radyasyondan etkilenmiyor fakat radyasyondan çok daha büyük problemleri var.

Öncelikle kitabın diziden farklı olduğunu söylemek istiyorum. Yukarıya yazdığım konu her ne kadar çok benzese de bundan daha fazlası var kitapta. 

Uzay gemisinden kaçmayı başaran kişi, Glass, sayesinde yazar bizi uzaydaki olaylara da bağlamış. Onu olaya hiç katmasaydı kitabın sıkıcı bir hal alacağını düşünüyorum. Sürekli Dünya sıkardı. Glass sayesinde Arcadia'da neler olup bittiğini de öğrendik en azından.

Ben kitabı orijinal hali ile okudum ama seviyesi Intermediate'ten düşük olanlara önermiyorum, anlamazsınız. Biraz sözlük yardımı ile Intermediate, Upper-intermediate çok rahat okur. Yeni bende öyle oldu. Ama seviyeniz daha düşükse ve yine de ingilizce bir kitap okumak istiyorsanız size en iyi Penguin Readers'ın klasik romanları olur. Hani o seviye seviye olanlardan ama illa roman okumak istiyorsanız Fangirl veya John Green kitaplarına bakabilirsiniz onlar biraz daha kolay seviyede.

Ben kitabı diziden daha çok sevdim çünkü kitapta diziden beklediklerim gerçekleşti. En azından birisi. Ama her koşulda kitap en iyisidir :D.

Benim kitaptaki favori karakterim Bellamy oldu. Kitap okurken bi anda uzaktaki bir noktaya dalıp ''Ahh şimdi şöyle olsa n güzel olurdu...'' diye düşünürüz ya, ben ne zaman Bellamy için öyle düşünsem bu bir sonraki sayfa da gerçekleşti. Bellamy değer verdiği insanlar için fazla korumacı. Ben onun bu özelliğine bayılıyorum. Octavia'yı ne pahasına olursa olsun koruması bence mükemmel bir şey. Aynı ilgiyi Clarke'a da göstermesi daha da mükemmel. Ayrıca çok yakışıklı, seksi ve de kaslı. Kısacası benim mükemmel erkeğim Bellamy Blake.

Dizide olup da kitapta olmayan bir sürü karakterin eksikliğini hissettim ne yazık ki. Mesela Monty ve Jasper. O ikisi beni hep güldürmüştü ve olsalardı kitaba neşe katarlardı en azından. Her ne kadar nefret etsem de Finn'in de eksikliğini hissettim. Bellamy'nin Clarke açısından bir rakibe ihtiyacı var bence Wells yetersiz kalıyor. Bir aşk üçgeni güzel giderdi...


                                                                                 






Diriliş- Tess Gerritsen// Kitap Yorumu



                                             Diriliş yorum videosu için tıklamanız yeterli:)

3 Mayıs 2015 Pazar

Nisan Ayında Okuduklarım



İŞTE NİSAN AYINDA OKUDUKLARIM!! 4 KİTAP. BİLİYORUM ÇOK AZ FAKAT NİSANDA KAMPA GİTTİM + SINAV AYIMDI (ARTIK AY OLDU HAFTALAR :D) + HİÇLİĞİN KIYISINDA'YI OKURKEN KİTABI 3 GÜN OKULDA UNUTTUM VE O 3 GÜNDE OKULDA DEĞİLDİM. YANİ BAYAĞI ZORLU BİR AY GEÇİRDİM. DİLERİM MAYIS DAHA HAFİF VE BOL KİTAPLI GEÇER FAKAT HİÇ SANMIYORUM. MALUM 3. SINAVLAR VAR :'(


TATLI TEHLİKE'NİN YAZISINI ZATEN PAYLAŞMIŞTIM O YÜZDEN ONU BURADA YORUMLAMAYACAĞIM. EĞER OKUMADIYSANIZ LİNK: http://kitapokuyanpenguen.blogspot.com.tr/2015/04/tatli-serisi-wendy-higgins.html


BU YAZIMDA KİTAPLARI NORMALDE YAPTIĞIM GİBİ YORUMLAMAK YERİNE INSTAGRAM'DA YAPTIĞIM GİBİ KISA KISA BAHSEDECEĞİM ÇÜNKÜ KİTAPLARIN KENDİ YORUMLARI GELECEK.

HARİKA PİÇ: 5/5

NASIL BAŞLASAM BİLEMİYORUM AMA ÖNCE EROTİK OLDUĞUNU SÖYLEMELİYİM SANIRIM HEHE :D BİLDİĞİNİ GİBİ -BİLMİYORSANIZ ARTIK ÖĞRENDİNİZ- BEN EROTİK OKUMAYI DAHA ÇOK SEVİYORUM ÇÜNKÜ EROTİKLER DAHA TUTKULU OLUYOR BANA AŞKI TAM OLARAK GEÇİREBİLİYOR. VE BEN TAM BİR DUYGUSAL AHMAK OLARAK KİTAPLARDAKİ AŞKI HİSSETMEYE BAYILIYORUM. BU DEMEK DEĞİLDİR Kİ BEN FANTASTİK VEYA BİLİMKURGU OKUMUYORUM BİLİMKURGUYA DA BAYILIRIM AMA EROTİK KİTAPLAR CANDIR :P

HER NEYSE BEN YORUMUMA DEVAM EDEYİM:

ASLINDA HARİKA YABANCI HARİKA PİÇ'İN DEVAM KİTABI OLSAYDI ÇOK DAHA GÜZEL OLURDU ÇÜNKÜ SADECE BİR KİTAP BİR KİTAPKURDUNA ASLA YETMEZ! MESELA BEN ŞUAN O KARAKTERLERİ ÖZLÜYORUM - HER NE KADAR İSİMLERİNİ HATIRLAMASAM DA. BAŞTA BİRBİRLERİNDEN DELİCESİNE NEFRET EDİYORLARDI FAKAT BİR O KADAR DA ARZULUYORLARDI. ZATEN BENİ KİTABA BAĞLAYAN SEBEPLERİN BAŞINDA DA BU ETKEN GELİYOR. 

KİTAP HEM KADININ HEM DE ADAMIN AĞZINDAN ANLATILIYORDU Kİ BU DA BENİM BİR KİTAPTA BAYILDIĞIM BİR ÖZELLİKTİR. ADAMIN DÜŞÜNCELERİ ÖZELLİKLE DE KADINLA İLGİLİ OLANLAR BENİ ADAMA RESMEN BAĞLADI.

ÇOK FAZLA UZATMADAN  İKİNCİ KİTABA GEÇELİM.

HİÇLİĞİN KIYISINDA: 5/5 AZ BİLE

HİÇLİĞİN KIYISINDA BİZİM TUR KİTABIMIZDI AMA OLMASAYDI DA YİNE OKURDUM. ASLINDA ÇOK ÖNCEDEN ALMIŞTIM KİTABI FAKAT NEDENSE BİR TÜRLÜ OKUMAMIŞTIM. DAHA ÖNCE OKUMADIĞIM İÇİN ÇOK PİŞMANIM ŞUAN. EĞER ELİNİZDE VARSA SAKIN BEKLETMEYİN SONRADAN TAMAM PİŞMAN OLUYORSUNUZ, BENDEN SÖYLEMESİ.

BENCE 'MÜKEMMEL ERKEK' ANDREW'E ÇOK YAKIŞIYOR. O KESİNLİKLE MÜKEMMEL. HER KIZIN HAYALİNDEKİ ERKEK TİPİNE UYDUĞUNA ADIM KADAR EMİNİM. HEM GİTAR ÇALIYO, HEM ŞARKI SÖYLEYEBİLİYO, HEM YEŞİL GÖZLÜ HEM KASLI HEM DE YAKIŞIKLI. DAHA NE İSTEYEBİLİRİZ Kİ?

HİÇLİĞİN KIYISINDA DA HEM ERKEK HEM DE KIZ TARAFINDAN ANLATILIYOR.


ADANMIŞ GÜZELLİK: 5/5

ADANMIŞ GÜZELLİK ACITAN GÜZELLİK'İN İKİNCİ KİTABI. İLK KİTAPTA BİZİ ZATEN JACK HENRY'YE AŞIK ETTİLER. BU KİTAPTA DAHA DA ETTİLER. YANİ KİTABI BIRAKTIĞINIZ ANDA JACK HENRY'Yİ ÖZLÜYORSUNUZ. BU HEM MÜKEMMEL HEM DE BERBAT BİR ŞEY.

ADANMIŞ GÜZELLİK VE ACITAN GÜZELLİK DE HEM KADIN HEM DE ADAM TARAFINDAN ANLATILDI.

UMARIM ÜÇÜNCÜ KİTAP EN YAKIN ZAMANDA ÇEVRİLİR. SONU KÖTÜ BİTMİYOR FAKAT İNSAN SONRASINDA NE OLACAĞINI MERAK EDİYOR :D


BU KADAR YETECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. YORUMLARIMIN KISA BİR ÖN OKUMASI OLSUN BU :)

BU ARADA HER KİTABA 5/5 VERDİĞİMİ FARK ETTİM :D BU AY CİDDEN GÜZEL KİTAPLAR OKUMUŞUM :P

BİR SONRAKİ YAZIMDA (BÜYÜK İHTİMALLE HARİKA PİÇ YORUMU) GÖRÜŞMEK ÜZERE...

BANA ULAŞMAK İÇİN:
INSTAGRAM: @kitapokuyanpenguen
GMAİL: kitapokuyanpenguen@gmail.com

27 Nisan 2015 Pazartesi

TERSYÜZ - AMY HARMON

Kitabın adı: Tersyüz
Orijinal adı: Making Faces
Yazar: Amy Harmon
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Sayfa sayısı: 373
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kapak türü: İnce kapak
Basım yılı/yeri: Aralık,2014 İstanbul
Amazon puanı: 5/5
GoodReads puanı:4.2/5
Benim puanım: 5/5

Tanıtım:

MODERN ÇAĞIN GÜZEL VE ÇİRKİN'İ...

Ambrose Young okulun en çekici çocuğu ve kasabanın yıldız güreşçisiydi. Uzun boylu ve yapılı bir vücudu, omuzlarına değen saçları ve yakıcı gözleriyle aşk romanlarının kapaklarını süsleyebilecek kadar yakışıklıydı. Fern Taylor bunun farkındaydı ve Ambrose Young'a aşıktı. Belki de bu kadar yakışıklığı olduğu için Fern asla onunla birlikte olabileceğini düşünmemişti. Ta ki herşey tersyüz olana ve Ambrose'un eski yakışıklılığından eser kalmayana dek...

Tersyüz, beş genç adamın küçük bir kasabadan kalkıp savaşa gidişinin ve içlerinden sadece birinin geri dönüş hikayesi... Hayatı, benliği, güzelliği kaybetmenin hikayesi...
Bir kızın, yıkılmış bir çocuğa; yaralı bir savaşçının sıradan bir kıza olan aşkının hikayesi... Kalp kırıklığının üstesinden gelen bir arkadaşlığın ve bilinen kalıpların dışına çıkan bir kahramanın hikayesi... Tersyüz, hepimizin içinde biraz iyiliğin biraz da kötülüğün olduğunu keşfettiğimiz modern çağın Güzel ve Çirkin'i...

KİŞİSEL YORUMUM;

Açıkçası okurken bayağı ön yargılıydım ve 3. tekil şahıs ağzından yazıldığını fark ettiğimde''Neden bunu okuyorum ki?'' demiştim. Yanımda başka kitap olmadığından okumaya devam etmiştim bende. İyiki okumayı bırakmamışım ve keşke çok daha önce alıp okusaymışım!

Kitapta hiç ağlamadığım kadar ağladım, hiç hissetmediğim kadar acı çektim desem yeridir. Ben nedense sürekli kitap karakterleriyle empati kuruyorum ve eğer kötü bir şey olduysa kafamda daha da abartıp hayallere dalıyorum. Bu hem güzel hem de berbat bir şey! Acı çeken hep ben oluyorum! 

3. tekil şahıs ağzından olmasına rağmen bana duyguları çok başarılı bir şekilde hissettirdi. Fern'in içindeki yaşadığı herşeyi kendimde de buldum. Kendisiyle hem bu kadar barışık yaşayan hem de bu kadar nefret eden birinin anlatılışı pek de kolay olmasa gerek...

Amy Harmon, Tersyüz ile bize aşkın kör olduğunu göstermiş ve kanıtlamış oldu. Herkesin okuması gereken bir kitap bence. En azından kütüphanenizde bulunmalı.


Kitapta Fern'in kuzeni olan Bailey diye bir karakter vardı, sanırım en çok onu sevdim. Bu kitapta aşk acısı çekmeyen kimse yok sanırım! Bailey'de doğuştan gelen bir hastalık var; yaşı ilerledikçe kasları zayıflıyor ve felç olmaya başlayıp sonunda da ölüyor. Bailey, kendisi ile aynı hastalığı paylaşanlara göre çok daha sağlıklı biri. Öleceğini bilmesine rağmen yaşamaktan zevk alıyordu ve çok da neşeliydi. Kitabın olmazsa olmazıydı resmen. *devamında büyük spoiler* Amy'nin onu öldürmesi bence bütün okurlarına büyük bit hayal kırıklığı yaşatmıştır. *spoiler sonu* 

Ambrose ile Fern'in Bailey adında bir oğulunun olması ise beni en çok duygulandıran yerlerden biriydi. Ambrose ve Fern'den bahsetmişken şuna değinmezsem olmaz; bence evliliklerinden çok daha fazla bahsedilmeliydi. Bir tek o eksik gibiydi ama bir sorun yaratmaz. Kitabın tamamı mükemmel.

Kısacası; eğer 3. tekil şahıs ağzından yazılmış kitapları okuyabiliyorsanız, birazcık savaşa 'hayır.' demiyorsanız ve güzellik sizin için önemli değilse bu kitabı %100 okumalısız.


Bana ulaşmak için;
instagram: @kitapokuyanpenguen
tur hesabı instagram: @kitapavcilari
tur bloğu: kitapavcilarii.blogspot.com

photo by me



26 Nisan 2015 Pazar

TATLI SERİSİ - WENDY HIGGINS

Kitabın adı: Tatlı Şeytan - Tatlı Tehlike
Kitabın orijinal adı: Sweet Evil - Sweet Peril
Yayınevi: GO! Kitap
Sayfa sayısı: 536  - 436
Yazar: Wendy Higgins
Çevirmen: Demet Orhan - Bige Turan
Basım yılı/yeri: İstanbul,2014 - İstanbul,2015
Kapak türü: İnce kapak ve mıknatıslı
Türü: genç edebiyat, romantik, fantastik
Yorumum: 4/5 - 3.5/5


Tanıtım: (Tatlı Şeytan)

ZEVK GÜNAHIN TUZAĞIDIR.

On altı yaşındaki, lise öğrencisi Anna Whitt yaşıtlarından biraz farklı bir genç kızdır. Anna, renkler vasıtasıyla insanların duygularını görür, hatta isterse hisseder. Kilometrelerce ötedeki sesleri duyar, kokuları alır. Anna, farklı olduğunu bilir ama ''ne'' olduğuna dair en ufak bir fikri yoktur. Ta ki gizemli yakışıklı Kaidan Rowe ile tanışana dek. Kaidan, onun da kendisi gibi, iblis soyundan gelen bir Nefil olduğunu açıklayınca Anna'nın önünde karanlık bir dünyanın kapıları aralanır. Kaidan'ın büyüsüne kapılıp bu dünyaya adımını attığında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayatı boyunca ''iyi bir kız'' olan Anna, ya diğer Nefiller gibi iblislere boyun eğip kötülüğe hizmet edecek ya da kaderini baştan yazacaktır...

Tanıtım: (Tatlı Tehlike)

KADERİNİ KABULLEN.

Görevleri, cennetten kovulan iblislere hizmet etmek olan Nefillerden biri olduğunu öğrendiği günden beri hayatı altüst olan Anna, kötülüğe boyun eğmemeye kararlıdır. Ama dört bir yanda kol gezen fısıldayan iblislerin ve acımasız Düklerin dikkatini çekmemek için o da diğer Nefiller gibi çalışmak zorundadır. Bunun için tüm çekingenliğinden sıyrılıp bir parti kızı oluveren Anna artık tüm eğlencelerin aranılan ismidir. Bu şekilde yaşamaktan nefret etse de o, çok büyük bir amaca hizmet edecek olan ''seçilmiş kişidir'' ve zamanı geldiğinde ona emanet edilen Erdem Kılıcı ile büyük bir savaşa öncülük edecektir. Ama o güne dek kimliğini gizli tutmalı ve toplayabildiği kadar yandaş toplamalıdır. Bunun için kendisi gibi bir Nefil olan Kaidan Rowe'a duyduğu büyük aşkı bile kalbine gömen Anna, bir yandan ''kötü kızı'' oynarken bir yandan da iblisleri yeryüzünden silmek için ölümcül bir mücadeleye girecektir.

KİŞİSEL YORUMUM;

Kitabı D&R'da elime alıp arkasını okuduğumda nedensiz bir şekilde konuyu Fısıltı Serisi'ne benzetmiştim ve onun üzerinden yorumlamıştım. Yanılmışım. Nefilim dışında hiçbir benzerlik yok. Bu kötü bir şey değil tabi ki de. Yanlış anlamayın. Hatta bence ilerleyen zamanlarda Tatlı Serisi Fısıltı Serisi kadar popüler ve başarılı olacak. Belki film hakları bile satın alınır, kim bilir? (god knows, haha)

*Söylemeden geçemeyeceğim; 2. kitabın çevirisi yüzünden resmen sinir krizi geçiriyordum! Çevirmen, Türklere özgü kelimeleri ve sokak dilini kullanmıştı. Sen kitabı çeviriyorsun, kitabı yeniden yazmıyorsun! Eğer bu tür şeyleri kullanmak istiyorsan kendi kitabını çıkarabilirsin bun asla karışmam, karışamam. Ama kitapta sözü edilen karakterler Amerikalı, gidip birbirlerine ''Şömine mübarek.'' demezler -ki bu replik Tatlı Tehlike'den. ''şömine kadar sıcaksın.'' falan yazılabilirdi. Neyse ki GO! Kitap şikayetimi göz önünde bulurdu. Tekrardan teşekkürler.*

Kitabın konusuna benzer şuana kadar hiçbir kitap okumadım. Yani kitap özenti veya klişe değildi. Tatlı Şeytan bayağı sürükleyiciydi hatta. Ayrıca konuya da direk girmişti -ki bu mükemmel bir şey. İlk kitapta Kaidan'a bayağı sövdüğüm doğrudur. Bence, bir erkek sonucu ne olursa olsun kıza karşı ne hissettiğini dürüstçe söylemelidir. İşte Kaidan bunu yapmadı! Anna ile hiç ilgilenmiyormuş gibi davrandı. Sinir bozucu! Sırf bu yüzden ilk kitaba 4/5 verdim. Hıh -_-.

Anna Kaidan'dan da beterdi! Elimde bıçak olsa bıçaklardım. Özelikle de ilk kitapta. Kızda resmen ''iyi kız sendromu'' var. Sevdiği çocukla bile anca öpüşüyor :/ Tamam bu o kadar da büyük bir problem değil ama bence aşk risk almaya değer. Sırf Dükler onaylamıyor -öldürüyor- diye Kaidan'dan uzak durması saçma. Kaçın, saklanın bir şeyler yapın!

Kitapta siyahi bir karakter de vardı. Okuduğum romanlarda pek de karşılaştığım bir şey değil bu. Bence, Wendy romana Kopano'yu ekleyerek ırk ayrımı yapmadığını gösterdi -diğer yazarlara ırkçı demiyorum. Ya da sadece zenciler havalı diyedir :D

İkinci kitabın ilk 200 sayfasında resmen ölüyordu. Beni aşırı sıktı! Kaidan sadece iki kere vardı ve Anna sürekli Kopano ile beraberdi :'( Neyseki sonraki sayfalarda Kaidan ile araları düzeldi de ben de mutlu oldum. Yani Wendy ikinci kitabı sırf olaylara geçebilmek ve olayları birbirine bağlayabilmek için yazmış. Olmasa da olur gibiydi kitap.

Umarım 3. kitap en kısa zamanda çevirilir. 

Kısacası; eğer fantastik kurguları beğeniyorsanız, romatizimden hoşlanıyorsanız size okumanızı öneririm :D

Bana ulaşmak için;
instagram: @kitapokuyanpenguen
tur hesabı instagram: @kitapavcilari
tur bloğu: kitapavcilariiblogspot.com



photo by me



BLACKSTONE SERİSİ- RAİNE MİLLER


Kitabın adı: Çırılçıplak - Senin İçin
Orijinal adı: Naked - All In
Sayfa sayısı: 218 - 262
Yayın evi: Yabancı Yayınları
Basım yılı/yeri: Eylül/2014, İstanbul - Şubat/2015, İstanbul
Kapak türü: İnce kapak
Yazar: Raine Miller
Çeviren: Tuba Özkat
Türü: Erotik, romantik

Yorumum: 5/5 


Tanıtım: (Çırılçıplak)

ÇIRILÇIPLAK BİR TUTKU.
GİZLENEN GERÇEKLER.
UNUTAMAYACAĞINIZ BİR AŞK.

Londra Üniversitesi'nde sanat eğitimi alan Amerikalı bir öğrenci ve yarı zamanlı bir fotomodel olan Brynne Bennet, yaşadığı trajediye rağmen hayatını yeniden bir düzene sokmuştu. Ta ki başarılı iş adamı Ethan Blackstone, Brynne'in çıplak fotoğrafını satın alana kadar...

Ethan, Brynne'i yatağında istiyordu ve onu orada tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Onun dominant karakteri, Brynne'i hem çekiyor hem de korkutuyordu. Ancak bu ilişkide sırlar söz konusuydu. Hem de oldukça büyük sırlar...

Ethan'ın ona duyduğu tutku, Brynne'i kurtarmaya yetecek miydi; yoksa aralarındaki sırlar ikisini de mi yok edecekti?

Tanıtım: (Senin İçin)

YAKLAŞAN TEHLİKE.
UĞRUNA SAVAŞILACAK AŞK.
HER ŞEYİNİ ORTAYA KOYAN BİR ADAM.

Ethan Blackstone, Brynne'in güvenini kötüye kullanmış, terk edilmişti. Fakat bunu kabullenmek gibi bir niyeti yoktu. Amerikalı kadınını geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Aralarındaki tutku yakıcıydı, fakat birbirlerinden sakladıkları sırlar karanlık, ürkütücü ve her türlü gelecek planlarını yok edebilecek kadar güçlüydü.

Şimdi Brynne tehlike altındaydı ve Ethan sevdiği kadının kalbini kazanabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır bir adamdı. Onu korumak için göze  için göze alamayacağı şey yoktu. Onun için her şeyini ortaya koyacaktı.


Peki yaptıkları Brynne'i korku içinde yaşamaya sürükleyen geçmişinden kurtararak yeniden onun dokunuşunun sıcaklığını hissetmeye ve güvenini kazanmaya yetecek miydi?


KİŞİSEL GÖRÜŞÜM:


Raine Miller'ın romanlarını ustalıkla yazdığını düşünüyorum. Okurken her bir karakterine aşık olabilirsiniz. Özellikle de Ethan Blackstone'a...

2. kitap geçtiğimiz şubat ayında çıktı yani daha yeni ama umarım Yabancı Yayınları en kısa sürede 3. kitabı çevirir. Çünkü biten bir kitaptan sonra boşlukta süzülmek berbat bir his. Bunu hepimiz yaşıyoruz ve biliyoruz ne yazık ki.

Seri bence Grinin Eli Tonu, Hep Seni Bekledim ve Dublin Caddesi karışımıydı. Özenti veya klişe demiyorum sadece okurken bu kitapları hatırlattı bana ki zaten kitabın bir yerinde Grinin Elli Tonu'ndan da bahsediyor. 

Klişe miydi konusuna gelirsek; hayır değildi ama tahmin edilemez de değildi. En azından okurken size Wattpad'den bir şey okuyormuşsunuz gibi hissettirmiyordu. Ki bu mükemmel bir şey! Ayrıca tahmin edilebilir olması kötü bir şey değil. İyi de değil. Nötr.

Kitap, zaten türünden de anlayacağınız gibi bir çok seks sahnesi içeriyordu fakat bir Grinin Elli Tonu değildi. Eğer erotik kitaplardan hoşlanmıyorsanız boşuna paranızı harcamayın derim. Bolca var :). 

Karakterlerden bahsedecek olursam; Ethan Blackstone tek kelime ile MÜKEMMEL!!! Ethan, kesinlikle her kızın düşlediği bir sevgili modeli. Kitabın içine elimi daldırıp Ethan'ı oradan çıkarasım geldi 😍. 2. kitap sadece Ethan'ın ağzından anlatılıyor ve bu sizi ona çok daha fazla bağlıyor kitap bitince oturup duvar ile yarım saat bakışıyorsunuz. Coleen Hoover'ın da dediği gibi Ethan Blackstone baş döndürücü bir karakter.

Gelelim kızımıza; Brynne'in benim içimden bir parçayı yansıttığını pek söyleyemem ama kesinlikle nefret edilecek bir karakter değildi. Hani bir kitabı okurken içinizden ''Ahh hayır bunu demeyecektin! Seni salak kız!'' dersiniz ya, bu kitapta bu sözler neredeyse hiç söylenmiyor. Raine Miller, bir okuyucunun kafasında neler döndüğünü çok iyi bilen bir yazar, bu kesin.

Brynne, bazı salak karakter gibi Ethan ile görüşmeyi ve tekliflerini neredeyse hiç sorgulamadan kabul etti ki bu da kitabı direk olarak konuya soktu. 


Kısacası; erotik ve romantik kitap seven her okura %100 beğeneceğinin garantisini vererek tavsiye ederim. :)


Bana ulaşmak için:
instagram: @kitapokuyanpenguen
tur hesabı instagram: @kitapavcilari
tur bloğu: kitapavcilarii.blogspot.com

photo by me

27 Şubat 2015 Cuma

Meleğin Düşüşü, Kıyamet Sonrası İncelemesi

Hepinize yeniden merhaba! tekrar sizlerle beraberim. Dün Kıyamet Sonrası'nı bitirdim ve instagram'da birşeyler paylaşmayı düşündüm. Sonra da neden onun hakkında bir inceleme yazmıyorum ki dedim ve işte şuan yazıyorum.

Öcelikle ben Meleğin Düşüşü'nün arkasını okuyarak kitapla alakasız bir sonuç çıkarmışım. Benim anladığım şey ile serinin konusunun alakası bile yok. En fazla bu kadar aptal olunur heralde.

-SPOİLER İÇEREBİLİR-

Ben kitabı kız kardeşi kaçırılmış çaresiz bir genç kızın düşmüş bir meleğe aşık olmasının hikayesi olarak nitelendirmiştim fakat bunun yerine, sakat kız kardeşi kaçırılmış cılız görüntüsüne rağmen hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak çok güçlü bir kız ile kanatları kesilmiş ve o kanatları geri almak için herşeyi yapabilecek olan bir baş meleğin hikayesini anlatıyormuş.

Kitap da pek aşk olduğu söylenemez. En azında tutkulu aşk olduğu. Yani ben kitabın anlattığı aşkı ilk kitabın sonunda anladım ki karekterlerde kitabın sonunda gösterdi. Buna rağmen kitap acayip derece de harika ve sürükleyiciydi. Seriye resmen aşık oldum ve tabii ki baş karekterimiz olan Raffe'yi unutmamak gerek.

Penryn tam örnek alınacak ve özenilecek bir kadın. O herşeyi ile mükemmel. Hem savaşçı bir ruhu var, önüne çıkan herkesi ve herşeyi öldürebilir, hem de harika bir yüreği var, annesinin deliliklerine ve saçmalıklarına rağmen onu hala seviyor ve koruyor. Bencil sayılmaz fakat bildiğimiz çoğu karekter gibi kendisi yerine herkesi düşünen bir aptal değil. Ben nedense sürekleri başkalarını düşünen kendine değer vermeyen karekterlerden nefret ediyorum. Sizi bilemem.

Ayrıca kitapta tutkulu bir aşk olmamasına rağmen kendinizi bir anda Raffe'ye karşı bir çekimin içinde buluyorsunuz ve nedeni ne hiç bir fikrim yok. Sanırım Penryn'e olan da buydu.

Seri aslında Penryn'in küçük kız kardeşini kurtarmasının hikayesini anlatıyor diğer şeyler de karşısına çıkan engeller. Bence. Yani kızın öyle bir annesi var ki bazen keşke benim de annem böyle olsa diyorsun bazen de o kadını öldürmek istiyorsun.

Serinin aslında üçüncü kitabı da var ama Dex Yayınları daha çevirmedi. Ne zaman çevirecekelerini de bilmiyorum. Eğer biliyorsanız lütfen yorum bırakın.

Şuan Blackstone serisi Senin İçin'i okuyorum. Önümüzde ki hafta sınav haftam ne zaman biter bilemiyorum ama kitap acayip sarıyor. İlk kitabına bu sabah başladım ve bitti.

Lütfen yorum yapmayı ve bloğumu takip etmeyi unutmayın. :)

Orijinal isimleri; Meleğin Düşüşü: Angelfall, Kıyamet Sonrası: World After

Serinin kitapları sırasıyla:
Meleğin Düşüşü
Kıyamet Sonrası

Bana ulaşmak için;
instagram: @bookworm_elif
twitter: @elliesalvatore1

18 Şubat 2015 Çarşamba

ELLİ TON ÜÇLEMESİ - ERICA L. JAMES

Hepinize yeniden merhaba! Geri döndüm!!
Bu seferki yazım Elli Ton Üçlemesi hakkında olacak. Umarım beğenirsiniz.

Filmi de vizyonda olan bu seri hakkında eminim ki bir çoğunuz bir şeyler duymuştur. İyi ya da kötü fark etmez benim için o düşüncelerin hepsini nötrlemenizi istiyorum.

Bu kitabın konusu cinsellik değil! Eğer seriyi okuyup da böyle düşünenleriniz varsa ya ''konu''nun anlamını bilmiyordur ya da bir kitabın nasıl okunacağını. Kısa ve net. Kitap, büyüleyici bir aşk hikayesini anlatıyor, diğer romanlardan tek farkı cinsel yönlerinin daha fantezili ve daha açık yazılmış olmasıdır.

Okurken kesinlikle bağımlılık yapıyor. O kadar şehvetli o kadar tutuku dolu ki, sanki ana karekter simişsiniz gibi hissettiriyor. Christian Grey de bir o kadar mükemmel bir karekter. Ona aşık olmak elde değil. Yakışıklı ve zengin olmasının yanı sıra aşırı sahiplenici ve korumacı bir kişiliği var ki bu da sizi ona daha çok aşık ediyor.

Anastasia Steele karekterinde her kızın kendinden en az bir parça bulacağını düşünüyorum. Erika James, Bu karekterleri herkes için uygun yaratmış. Karekterler herkes için mükmmel. Ve bu da kitabın yüzlerce kopya satmasına neden oldu. Bu da başarıyı gösterir.

Kimse kendisini ortaya atıp bu kitap için '' Böyle edebiyat mı olur?'' ''Bu ne saçmalık!'' ''Pornodan başka bir şey değil!'' tarzı cümleler kurmasın! Sizin de kitabını Elli Ton Üçlemesi kadar çok satarsa, bu eseri yargılama hakkınız olur. Bu kelimeleri de söylebildiğim her fırsatta söylüyorum.

Pegasus Yayınları iyi ki bu harika seriyi çevirmiş. Ona minnettarım. <3

Bu seriyi herkese öneriyorum. Herkesin hayatında en az bir kere okuması gerektiğine inanıyorum.

Film hakkında bayağı kötü yorum duydum ve açıkçası ben filme bayılacağımı düşünüyordum. Dün Filmi zor da olsa internette buldum fakat İspanyolca dublajdı, alt yazı yoktu ve sinema perdesinden çekilmişti. Buna rağmen izledim -hepsini değil sahne atlayarak çünkü ilk Türkçe'sini izlemek istiyorum- ve filme bayıldım. Her şey umduğum gibiydi. Diyecek bir şey bulamıyorum. Bunca insanın kitabı okumadan izlediğini varsayıyorum. Belki de sadece ''Türk'' olduğumuz içindir.

Serinin kitapları (sırasıyla): Grinin Elli Tonu- Karanlığın Elli Tonu- Özgürlüğün Elli Tonu.
Instagram: @kitapokuyanpenguen
Youtube: @kitapokuyanpenguen

26 Ocak 2015 Pazartesi

MELEZ SÖZLEŞMELERİ - JENNIFER LYNN ARMENTROUT

Merhabalar!
Neredeyse Şubat ayına gireceğiz fakat ben yeni yazıyorum. Bunun için hepinizden özür dilerim. Blog yazmak bir sorumluluk fakat ben bu sorumluluğu 1 aydır yerine getirmiyorum. Tabii ki 1 ayda da bayağı kitap okudum :))

Şuan da Jennifer L. Armentrout'un Melez Sözleşmeleri Serisi'nden 5. kitap olan Avcı'yı okuyorum.

Seri tek kelime ile harika. Başlayınca elinizden bırakamıyorsunuz, o derece. İlk başta Seth'in büyüsüne kapılmıştım çünkü o 'harika'. 3. kitapta anlaşılıyor ki Seth sahtekardan başka bir şey değil! O anda ondan nefret etmeye başladım. Açıkçası bana bir arkadaşım spoiler vermişti Seth hakkında. O günden beri Seth'ten nefret ediyorum. Aslında yeni Seth'ten nefret ediyorum. Kitabı okurken anlayacağınız üzere  Seth 3. kitapta biderndire değişiyor. Yani ilk iki kitap ta harika bir karekter, resmen aşık oluyorsunuz fakat 3. kitapta bütün yaptıklarının daha fazla güç için olduğu anlaşılıyor. Zaten Ana karekter Alexandria'mızın hayatının aşkı Seth değil, en başından beri Aiden St. Delphi. Kitapta ne yazık ki Seth'in soyadından bahsedilmiyor yani Seth'in bayan versiyonu olamıyoruz :-(

Bazıları kitabın Yunan Mitolojisi hakkında olduğunu söylemiş. ben öyle düşünmüyorum çünkü kitabın asıl konusu onlar değil. Yani kitaptaki erkek ana karekter Aiden yarı tanrı ile insan melezi (safkan), Alex ise safkanların melezi. Mitolojik unsurlar bu kadar diyebiliriz. Arada da Tanrılardan bahsediliyor ama kesinlikle Percy Jackson ve Olimposlular kadar mitolojik değil.

Arkadaşıma bir arkadaşı serinin çok sıkıcı olduğunu ve berbat olduğunu söylemiş. Oysaki sadece ilk kitabın ilk iki sayfasını okumuş. Aramızda umarım böyle salaklar yoktur. Bir kitabı bitirmeden yargılayamazsın. Bir yazarı da kitap yazmadan yargılayamazsın. Kural budur!

Serinin kitapları (sırasıyla): Melez - Safkan - Tanrı - Apollyon - Avcı
http://instagram.com/p/yUis43nile/

kişisel instagram hesabım: @eliifarikan
Kitaplarla ilgili instagram hesabım : @bookworm_elif