25 Haziran 2015 Perşembe

Kaçınılmaz- Amy A. Bartol// Kitap Yorumu

Kitabın adı: Kaçınılmaz


Orijinal adı: Inescapable

Türü: Romantik, Paranormal

Yazarı: Amy A. Bartol

Çevirmeni: Merve Özcan

Sayfa sayısı: 430

Yayınevi: Yabancı Yayınları

Benim puanım: 5

Goodreads puanı: 4.08

Ait olduğu seri ve sırası: The Premonition Series #1


ARKA KAPAK;
Evie Claremont üniversiteye başladığında, gördüğü kâbusların biteceğini ummuştu. Ama bitmemişlerdi... En garip durumlarda bile mantıklı bir açıklama bulmaya çalışan Evie'nin hayatında, ikinci sınıf öğrencisi Reed Wellington'la tanıştıktan sonra akla mantığa sığmayacak şeyler olmaya başlamıştı. Reed'e karşı hissettiği anlamsız çekim de işleri iyice karıştırıyordu. Çünkü Reed, Evie'ye hayatta başına gelip gelebilecek en korkunç şeymiş gibi davranıyordu. Yine de ne zaman ihtiyacı olsa, hayatını kurtarmak için Reed oradaydı…

Reed'in sakladığı sır neydi? Evie'nin şüpheleri doğru muydu? Peki, rüyalarında gördüğü o karanlık gelecek kaçınılmaz mıydı?



BENİM YORUMUM;
Bu kitap!
Aman Tanrım!
Niye bitti ki?
İkinci kitap nerede!?
Hayatımdan Reed'i çıkarmaya hazır değilim ve asla olamayacağım.
Bu seri bitmesin. Lütfen.
Kaçınılmaz, son zamanlar da okuduğum en mükemmel kitaptı. En harika kurgu ve en iyi karakterlere sahip. Ayrıca beni eski tempoma soktu. Normalde bir günde en az 100 sayfa okurdum ama The 100'dan sonra bu düzen bozulmuştu ve nedense okuyamıyordum. Bir sürü güzel kitapla karşılaştım o sıra da mesela Gözlerindeki Canavar ve Eksik Parça. Hatta Diriliş. Hiç biri beni o berbat durumdan kurtaramadı. 
Kaçınılmaz ilacım oldu resmen.Gece yatmadan önce sonraki sayfalarda neler olacağının hayalini kurar oldum resmen! Bu en son ne zaman başıma geldi hatırlamıyorum bile.
Tek sorunum çeviriydi. O kadar çok yazım hatası ve saçmalık vardı ki... Neyse ki kurgu bunu gölgeliyordu da kitaptan nefret edecek hale gelmedim. Kitapta çevirmen 'hızlı' yazmak istemiş ve yazdığı şey 'HHHHHHhızlı' idi. Bu ne!? Umarım serinin geri kalanını aynı kişi çevirmez. Kurtar bizi Yabancı!
İkinci kitabı dört gözle bekliyorum ama 5-19 temmuz arasında çıkarmasınlar o sıra da yurtdışında olacağım alamam :(.
Reed, en sevdiğim karakter olmaya aday şuanda. Reed'i istiyorum. Bu kadar basit. Evie de iyi bir karakterdi. Russell dışında beni sinirlendiren bir şey yapmadı.
Russell demişken ondan nefret ediyorum. Bir şey yapmasına gerek yok, var olması bile beni sinir ediyor. Umarım diğer kitaplarda ölüyordur.
Buns ve Brownie en sevdiğim karakterler arasına girmeye hak kazandı! Çok enerjik ve eğlenceliler. Umarım üniversite de ben de onlar gibi arkadaşlar edinirim. Kızlar hep beraber yaptığı şeyler o kadar güzel insan oturduğu yerden bile kıskanıyor. 
Freddie'yi de çok sevmiştim. Hatta okurken düşünüyordum bloga onun hakkında yazacaklarımı. Onun gibi bir en iyi arkadaşa her kızın ve erkeğin ihtiyacı var ama...
Kitabın sonundaki olaylar tamamen şok ediciydi. Son iki bölümde 'YOK ARTIK!'dan başka bir kelime ağzınızdan çıkmıyor. Neyse ki bu kitabın sonunu daha önceden okumamıştım da tadını kaçırmamışım.
Amy, en sevdiğim yazarlar arasına girdi.

Satın almak için;
veya;

Serini diğer kitapları;




2. Kitap












3. Kitap










4. Kitap








5. Kitabın sadece adı belli; Iniquity






Lanetli- K. A. Tucker// Kitap Yorumu



Kitabın adı: Lanetli         

Orijinal adı: Anathema

Sayfa sayısı: 352

Yazarı: K. A. Tucker

Yayınevi: Yabancı Yayınları

Çevirmeni: İnci Nazlı

Türü: Genç- Yetişkin, Fantastik

Goodreads puanı: 3.89

Benim puanım: 4

Ait olduğu seri ve sırası: Casual Enchantment ilk kitap


Arka kapak: 

"Aşk, macera, tehlike, ihanet… bu seride hepsi var." 
-The Bookish Babes-

"Dozunda macera ve aşk beni kitabın içine çekti ve sonuna kadar koltuğumun kenarında tuttu." 
-Shelly Crane, New York Times ve USA TODAY Çok Satan Yazar-

"Bu hikâyede hiçbir şeyi tahmin etmeniz mümkün değil!" 
-Magical Urban Fantasy Reads-

Evangeline gençlik yıllarında adeta görünmezdi. Koruyucu ailesi duygusuz bir robota benziyordu ve sınıf arkadaşları genel olarak o yokmuş gibi davranıyorlardı. On sekiz yaşına girmek üzereydi ama tamamen yalnızdı ve birileriyle bağ kurmak için yanıp tutuşuyordu. Herhangi birisiyle…

Bir kafede Sofie ile karşılaştığında aradığı kişiyi bulduğunu düşünmüştü. Sofie'nin asistanı olması için sunduğu teklifi kabul ederek her şeyini geride bırakıp Manhattan'a taşındığında, kendisini pırlantaların ve sınırsız harcanan paranın sıradan olduğu, lüks bir dünyanın içinde bulmuştu.

Tüm bu cömertliğin ortasında, etrafında dönen gariplikleri göz ardı etmesi son derece kolaydı: Sofie'nin sergilediği tuhaf ve şiddet eğilimli davranışları, canavar gibi koruma köpekleri. Hatta kâbuslarında gördüğü kanlı cinayetleri, mağaralarda yaşayan evsizleri ve beyaz gözlü iblisi, özellikle de yakışıklı Caden'ı. Ama bir gece uyandığında boynundaki diş izleri bu peri masalının çabucak uçup gitmesine neden olmuştu. Yavaş yavaş Sofie'nin ve arkadaşlarının sırları ortaya çıkıp da diş izlerinin açıklaması ve rüyaları netleştikçe, gerçeğin hayal bile edemeyeceği kadar korkunç ve gizemli olduğunu fark etmişti. Şimdi, Evangeline'in yalanlarla dolu bir dünyada hayatta nasıl kalacağına karar vermesi gerekiyordu!
(Tanıtım Bülteninden)

Benim yorumum:

Başlamadan önce kitabın en sevdiklerim arasında kendisine yer edindiğini bilmenizi istiyorum. Gerisini okumanıza pek gerek yok. Eğer fantastik vampirli kitapları seviyorsanız bilgisayarınızı kapatıp en yakın kitapçıya gidebilirsiniz.
Eğer daha tatmin olmadıysanız yazımın sonunda kendinizi bir kitapçıda bulacağınıza da eminim.
Kendi zevklerimi, ilgi alanlarımı keşfettiğimden beri vampirlere karşı büyük bir zaafım var ve dünya üzerindeki en sevdiğim fantastik yaratık vampirlerdir. Kitabın kapağı her ne kadar ''Ben distopyayım.'' dese de değil. Yani vampirlerle alakalı olduğunu öğrendiğimde cidden çok sevinmiştim.Kitaba başladım ve sıkılmadan da devam ettim. Ama ne yazık ki benim berbat bir huyum var. Olduğum sayfayla ilgilenmeyi bırakıyorum ve ondan sonraki 20 sayfayı ezberleyip öyle devam ediyorum. Bu berbat bir şey ve bunu Lanetli'ye de yaptım.
Kitabın ön kapağında tahmin edilemez olduğu yazıyordu. Ben tüm detaylarıyla karıştırmamıştım kitabı ve kafamda bazı teoriler vardı elbet. Bu tür şeylerle çok ilgilendiğim için olası bütün durumları biliyorum ve geniş bir hayal gücüm var. Teorilerimden biri yarım olarak tuttu. Yani birkaç detayı eksikti. Ama o sonu kesinlikle tahmin edemezdim!
Aslında sonunu merak edip okumuştum. Ve tekrar okuduğumda yine aynı şoku yaşadım. Tucker, gerçekten de iyi iş çıkarmış.

İndirimden yararlanmak için;
veya,


Serinin diğer kitapları;





2. Kitap; Sığınak













3. Kitap, Türkçe adı belli değil.












4. Kitap, Türkçe adı belli değil.





20 Haziran 2015 Cumartesi

The 100- Kass Morgan// Kitap Yorumu




Kitabın adı: The 100

Yazarı: Kass Morgan

Türü: Bilim kurgu

Dili: İngilizce

Puanım: 4/5



Kısaca konusundan bahsedeyim; 100 yıl sonrasında bahsediyor kitap. Bizler zamanında Dünya üzerindeki yaşamı radyasyonla yok etmişiz ve bazı şanslı insanlar uzaya kaçmışlar. Uzay istasyonlarını birleştirmişler ve ona Arcadia adını vermişler. Oksijen kısıtlı olduğundan dolayı buradaki suçlar çok önemli. Eğer 18 yaşından büyükseniz suçunuz ne olursa olsun öldürülüyorsunuz. Yani uzaya atılıyorsunuz. Eğer 18 yaşından küçük iseniz hücrelere tıkılıyorsunuz ve 18 yaşınıza bastığınız anda uzaya atılıyorsunuz. Ayrıca yine aynı nedenden dolayı her ailede sadece bir çocuk olabilir yani kimsenin kardeşi olmamalı.

Oksijen artık yetmediğinden dolayı hücredeki 100 çocuk suçluyu Dünya'ya gönderme kararı alınıyor fakat bir tanesi kaçmayı başarıyor.

Dünya'ya inen 99 suçlu radyasyondan etkilenmiyor fakat radyasyondan çok daha büyük problemleri var.

Öncelikle kitabın diziden farklı olduğunu söylemek istiyorum. Yukarıya yazdığım konu her ne kadar çok benzese de bundan daha fazlası var kitapta. 

Uzay gemisinden kaçmayı başaran kişi, Glass, sayesinde yazar bizi uzaydaki olaylara da bağlamış. Onu olaya hiç katmasaydı kitabın sıkıcı bir hal alacağını düşünüyorum. Sürekli Dünya sıkardı. Glass sayesinde Arcadia'da neler olup bittiğini de öğrendik en azından.

Ben kitabı orijinal hali ile okudum ama seviyesi Intermediate'ten düşük olanlara önermiyorum, anlamazsınız. Biraz sözlük yardımı ile Intermediate, Upper-intermediate çok rahat okur. Yeni bende öyle oldu. Ama seviyeniz daha düşükse ve yine de ingilizce bir kitap okumak istiyorsanız size en iyi Penguin Readers'ın klasik romanları olur. Hani o seviye seviye olanlardan ama illa roman okumak istiyorsanız Fangirl veya John Green kitaplarına bakabilirsiniz onlar biraz daha kolay seviyede.

Ben kitabı diziden daha çok sevdim çünkü kitapta diziden beklediklerim gerçekleşti. En azından birisi. Ama her koşulda kitap en iyisidir :D.

Benim kitaptaki favori karakterim Bellamy oldu. Kitap okurken bi anda uzaktaki bir noktaya dalıp ''Ahh şimdi şöyle olsa n güzel olurdu...'' diye düşünürüz ya, ben ne zaman Bellamy için öyle düşünsem bu bir sonraki sayfa da gerçekleşti. Bellamy değer verdiği insanlar için fazla korumacı. Ben onun bu özelliğine bayılıyorum. Octavia'yı ne pahasına olursa olsun koruması bence mükemmel bir şey. Aynı ilgiyi Clarke'a da göstermesi daha da mükemmel. Ayrıca çok yakışıklı, seksi ve de kaslı. Kısacası benim mükemmel erkeğim Bellamy Blake.

Dizide olup da kitapta olmayan bir sürü karakterin eksikliğini hissettim ne yazık ki. Mesela Monty ve Jasper. O ikisi beni hep güldürmüştü ve olsalardı kitaba neşe katarlardı en azından. Her ne kadar nefret etsem de Finn'in de eksikliğini hissettim. Bellamy'nin Clarke açısından bir rakibe ihtiyacı var bence Wells yetersiz kalıyor. Bir aşk üçgeni güzel giderdi...


                                                                                 






Diriliş- Tess Gerritsen// Kitap Yorumu



                                             Diriliş yorum videosu için tıklamanız yeterli:)